15 – Hicr Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“15 – Hicr Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Elif, Lââm, Ra… Bunlar O BİLGİnin (Hakikat ve Sünnetullâh), Kurân’ın apaçık işaretleridir.
2-) (Öyle olur ki) hakikat bilgisini inkâr edenler (hakikatlerinden perdeliler), keşke gerçekte teslim olmuşluğumuzun farkında olsaydık, diye şiddetli arzu duyarlar.
3-) Bırak onları, yesinler, zevklensinler; sonu gelmez arzular onları oyalasın! Yakında bilecekler.
4-) Biz hiçbir bölgeyi belli bir yazgısı olmaksızın helâk etmedik.
5-) Hiçbir topluluk ecelini ne öne çekebilir, ne de erteleyebilir.
6-) Dediler ki: “Ey kendisine Zikir (uyaran – hatırlatıcı bilgi) inzâl edilmiş kimse! Muhakkak ki sen mecnunsun (cinlenmişsin).”
7-) “Eğer doğru sözlü isen, bize meleklerle gelmeliydin?”
😎 Biz melekleri bil-Hak (Hak olarak) inzâl ederiz… O vakit de onlara zaten göz açtırılmaz!
9-) Doğrusu biz indirdik O Zikri, Biz!.. Ve muhakkak O’nun koruyucuları biziz!
10-) Andolsun, senden önceki, aynı inancı paylaşan ilk toplumlar içinde de (Rasûller) irsâl ettik.
11-) Onlara bir Rasûl gelir gelmez, mutlaka onunla alay ederlerdi.
12-) İşte Onu suçluların kalplerinde böylece ilerletiriz.
13-) Ona (hatırlatıcı BİLGİye) iman etmezler… Evvelce iman etmeyenlerin yaşadıkları sonuçlardan da ders almazlar.
14-) Üzerlerine semâdan bir kapı açsak da, onun içinden yükselselerdi…
15-) Elbette şöyle derlerdi: “Gözlerimiz bağlandı, hatta biz sihirlenmiş bir toplumuz!”
16-) Andolsun ki biz semâda (beyinde) burçlar meydana getirdik (beyinde hakikat müşahedesini oluşturan özel alanlar {pineal gland} oluşturduk) ve ona ibretle bakanlar için (çeşitli özelliklerle) bezedik.
17-) Onu şeytan-ı racîm’den (amigdalanın oluşturduğu birimsellik – kaybetme korkularından) biz koruduk.
18-) İşitme (orada açığa çıkan hakikati bedenselliğe mal etme) hırsızlığı yapan müstesna! Onu da apaçık ışık saçan ateş topu (hakikat ilmi nûru) izler.
19-) Arzı (bedeni Esmâ özelliklerini açığa çıkaracak organları alacak şekilde) genişlettik! Onda sâbit dağlar (vücuttaki organlar) ilka ettik… Onda her şeyi ölçülü bitirdik.
20-) Orada hem sizin için ve hem de yaşam gıdası size ait olmayanlar için geçim yolları oluşturduk.
21-) Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri (oluşturan kuvveleri) bizim indîmizde olmasın! Biz onu (o kuvveleri – özellikleri) gereken ölçüsüyle inzâl ederiz (açığa çıkartırız).
22-) Biz rüzgârları (fikirleri), aşılayıcılar (yeni düşünceler – buluşlar oluşturucu) olarak irsâl ettik… Semâdan bir su (bilgi) inzâl ettik de sizi onunla suvardık… Onu saklayıcı siz değilsiniz.
23-) Muhakkak ki biz, evet biziz hayat veren de öldüren de! Biz vârisleriz (siz Fânisiniz biz Bakıy’iz)!
24-) Andolsun ki, sizden ileri geçmek isteyenleri de biliriz; andolsun ki, geriye kalanları da biliriz!
25-) Muhakkak ki Rabbin, “HÛ”; onları haşreder! Muhakkak ki O, Hakiym’dir, Aliym’dir.
26-) Andolsun ki, biz insanı dönüşüp gelişen hücresel yapıdan (toprak + su + hava) halkettik.
27-) Cann’ı da daha önce semum ateşten (gözeneklerden geçen, zehirleyici ateşten; ışınsal bedenle, cehennemdeki ateş, semum kelimesiyle tanımlanmıştır. A.H.) yarattık.
28-) Hani Rabbin, melâikeye: “Muhakkak ki ben kuru balçıktan, değişip dönüşen balçıktan (hücre) bir beşer halkedeceğim” demişti.
29-) “Onu tesviye edip (beden ve beyini kemâle erdirip), ona Ruhumdan (Esmâ mânâlarımın özelliklerinden) nefhettim (üfledim); (böylece buyurdum) Ona secdeye kapanın (Onun kuvveleri olarak hizmetine girin)!”
30-) O meleklerin (kuvvelerin) hepsi, toptan secde ettiler (bir kısım Esmâ kuvveleri beyinle açığa çıkmaya başladı).
31-) İblis hariç! (O) secde eden (kuvveler) ile beraber olmadı.
32-) Dedi ki: “Ey İblis! Sana ne oluyor da secde edenlerle beraber olmuyorsun?”
33-) (İblis) dedi ki: “Kuru balçıktan, değişip dönüşen hücresel yapıdan yarattığın bir beşere secde etmek için var olmadım.”
34-) Buyurdu: “O hâlde çık oradan! Muhakkak ki sen racîmsin (tard edilmiş, taşlanmış).”
35-) “Muhakkak ki, Sünnetullâh gerçeğinin açığa çıkma sürecine kadar lânet (hakikatini yaşamaktan uzak düşme) senin üzerinedir.”
36-) (İblis) dedi ki: “Rabbim! (Vefat ederek ölümü tadacakları ve yeni bir bedenle) bâ’s olunacakları sürece kadar bana mühlet ver!”
37-) Buyurdu: “Muhakkak ki sen mühlet verilenlerdensin!”
38-) “Bilinen süreç gelene kadar!”