21 – Enbiyâ’ Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“21 – Enbiyâ’ Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) İnsanlara yaptıklarının sonucunu görme süreci yaklaşmıştır! Onlar ise kozaları içinde aldırmaz bir hâldeler!
2-) Rablerinden gelen her yeni uyarıyı, alaya alarak dinliyorlar!
3-) Akılları fikirleri oyun eğlencede! O, nefslerine zulmedenler, aralarında fısıldaşıyorlar: “Sizden farklı bir beşer mi sanki! Ne olduğunu görüp dururken, sihirli sözlerine mi kapılıyorsunuz?”
4-) (Hz. Rasûlullâh): “Benim Rabbim semâda ve arzda konuşulanı bilir… O, Semi’dir, Aliym’dir” dedi.
5-) Şöyle de dediler: “Konuştukları kuruntulardan oluşan rüyalarıdır! Muhtemelen uyduruyor… Hayır, O bir şairdir! (Eğer böyle değilse) geçmişte yaşamış Rasûllerdeki gibi mucizesini göstersin!”
6-) Bunlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir şehir halkı da iman etmemişti… Onlar mı iman edecekler?
7-) Senden önce, kendilerine erkeklerden başkasını vahiy ile irsâl etmedik… Eğer bilmiyorsanız, geçmiş hakkında bilgi sahibi kişilere sorun.
😎 Onları (Nebi/Rasûlleri), yemeğe ihtiyacı olmayan bedenli olarak meydana getirmedik! (Onlar dünyada) ebedî kalıcılar da değillerdi.
9-) Sonra Onlara bildirimimizi gerçekleştirdik; Onları ve dilediğimiz kimseleri kurtarıp, müsrifleri helâk ettik.
10-) Yemin olsun ki, size, içinde zikriniz olan (hakikatinizi HATIRLATAN) BİLGİ inzâl ettik! Aklınız almıyor mu?
11-) Zâlim olan nice bölgeyi kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka halklar inşa ettik.
12-) Şiddetimizi hissettiklerinde bir de bakarsın, oradan kaçıyorlar!
13-) “Kaçmayın; bolluktan şımardığınız yere, meskenlerinize dönün ki sorgulanasınız.”
14-) Dediler ki: “Yazıklar olsun bize! Gerçekte zulmedenlerden olmuşuz!”
15-) Onların bu iddiaları sürüp gitti… Tâ ki biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş ateşe döndürene kadar.
16-) Semâyı, arzı ve aralarındakileri oyuncak olarak halketmedik (çok büyük işlevleri vardır)!
17-) Eğer bir oyun – eğlence oluşturmak dileseydik, elbette onu kendi ledünnümüzden edinirdik! Biz bunları yapmayız!
18-) Bilakis biz, Hakk’ı (hakikati) bâtılın (vehme dayalı fikirlerin) üzerine indiririz de, onun düşünce sistemini paramparça eder… Bir de bakarsın ki o can çekişerek yok olup gider… Tanımlamalarınızdan dolayı yazıklar olsun size!
19-) Semâlarda ve arzda kim varsa O’nun (El Esmâ mânâlarının açığa çıkması) içindir! “HÛ”nun indînde olanlar, O’nun kulluğunu ne benliklerini katarak büyüklenmiş olurlar ne de bezginlik duyarlar!
20-) Gece ve gündüz (yaratılış amaçlarındaki işlevlerine devam suretiyle) tespih ederler; Hiç kesintisiz!
21-) Yoksa onlar yeryüzünde, kabirdeki ölüleri (bedenlerdeki şuurundan gâfil bilinçleri) dirilten (hakikatlerini hatırlatıp yaşatan) tanrılar mı edindiler?
22-) Eğer o ikisinde (semâlar ve arz) Allâh’tan başka tanrılar olsaydı, elbette o ikisi de düzenini yitirirdi! Arş’ın Rabbi Allâh, onların vasıflamalarından münezzehtir.
23-) Yaptığından soru sorulmaz! Onlar sorgulanır (yaptıklarının sonucu yaşatılır)!
24-) Yoksa O’nun dûnunda tanrılar mı edindiler? De ki: “Kanıtınızı getirin hadi! Bu (lâ ilâhe illAllâh) benimle beraber olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir); benden önce olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir)”… Hayır, onların çoğunluğu Hakk’ı bilmiyorlar… Bundan ötürü yüz çeviricilerdir.
25-) Senden önce bir Rasûl irsâl etmedik ki Ona: “Tanrı yoktur, sadece Ben! O hâlde bana kullukta olduğunuzu fark edin” diye vahyetmiş olmayalım.