30 – Rûm Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“30 – Rûm Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Elif, Lâââm, Miiiym;
Elif, Lâm, Mim.
2-) ĞulibetirRum;
Rum (Bizanslılar), mağlup oldu!
3-) Fiy ednel Ardı ve hüm min ba’di ğalebihim seyağlibun;
Yakın bir bölgede… Onlar (Rum) bu yenilgiden sonra, galip geleceklerdir.
4-) Fiy bıd’ı siniyn* Lillâhil’ Emru min kablü ve min ba’d* ve yevmeizin yefrahul mu’minun;
Birkaç sene içinde… Başından sonuna hüküm Allâh’ındır! O zaman iman edenler sevinir (Allâh’ın bildirdiği gerçekleştiği için).
5-) Bi nasrillâh* yensuru men yeşa’* ve “HU”vel ‘Aziyzür Rahıym;
Allâh yardımıyla… Dilediğine zafer verir! “HÛ”; Aziyz’dir, Rahıym’dir.
6-) Va’dAllâh* lâ yuhlifullahu va’deHU ve lâkinne ekseranNasi lâ ya’lemun;
Allâh’ın vaadi (bu)! Allâh, vaadinden dönmez! Ne var ki insanların ekseriyeti bilmezler.
7-) Ya’lemune zahiren minel hayatid dünya*ve hüm anil ahıreti hüm ğafilun;
Onlar kozalarında yaşamaları yüzünden sonsuz gelecek yaşamdan habersizdirler; dünya hayatını madde yanı itibarıyla bilip kabul ederler!
😎 Evelem yetefekkeru fiy enfüsihim* ma halekAllâhus Semavati vel Arda ve ma beynehüma illâ Bil Hakkı ve ecelin müsemma* ve inne kesiyren minenNasi Bi Lıkai Rabbihim lekâfirun;
Nefslerindekini (hakikatlerini) hiç tefekkür etmediler mi? Allâh, semâları, arzı ve ikisi arasında olan şeyleri sadece Hak olarak; belli bir ömür süreciyle yarattı! Şüphesiz ki insanlardan çoğu Rablerine ereceklerini inkâr edenlerdir.
9-) Evelem yesiyru fiyl Ardı feyenzuru keyfe kâne akıbetülleziyne min kablihim* kânu eşedde minhüm kuvveten ve esârul Arda ve ameruha eksere mimma ameruha ve caethüm Rusulühüm Bil beyyinat* fema kânAllâhu liyazlimehüm ve lâkin kânu enfüsehüm yazlimun;
Yeryüzünde gezip dolaşıp bakmazlar mı ki, onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu? Onlar (öncekiler), kuvvet itibarıyla bunlardan (şimdikilerden) daha şiddetli idiler… Arzı sürüp alt-üst etmişler ve onu (yeryüzünü), bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi… Onların Rasûlleri onlara açık deliller olarak gelmişti. (Demek ki) Allâh onlara zulmetmiyordu; ne var ki onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı.
10-) Sümme kâne akıbetelleziyne esaüs sûâ en kezzebu Bi âyâtillâhi ve kânu Biha yestehziun;
Sonra kötülük (kendilerine zulüm) edenlerin sonu en kötü oldu! Çünkü Allâh’ın işaretlerini yalanlamışlardı; onlarla alay ederlerdi.
11-) Allâhu yebdeül halka sümme yu’ıydühu sümme ileyHİ turce’un;
Allâh halkı yaratır, sonra onu iade eder; sonra da O’na döndürülürsünüz.
12-) Ve yevme tekumüs saatü yüblisül mücrimun;
O zamanın gerçekleştiği süreçte, suçlular (şirk ehli) ümitlerini kesip susarlar.
13-) Ve lem yekün lehüm min şürekâihim şüfe’aü ve kânu Bi şürekâihim kâfiriyn;
Şirk koştuklarının şefaati olmadı; zira şirk koştuklarının geçersizliğini gördüler!
14-) Ve yevme tekumüs saatü yevmeizin yeteferrekun;
O saatin (ölüm) yaşandığı süreçte, (iman ve şirk ehli) ayrılırlar.
15-) Feemmelleziyne amenû ve amilus salihati fehüm fiy ravdatin yuhberun;
İman edip imanın gereğini uygulayanlara gelince, onlar bir huzur ortamında sevindirilirler.