31 – Lukmân Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“31 – Lukmân Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Elif, Lâââm, Miiiym;
Eliif, Lâââm, Miiim.
2-) Tilke ayatul Kitabil Hakiym;
İşte bunlar Kitab-ı Hakiym’in (o hikmetli BİLGİ’nin) işaretleridir.
3-) Hüden ve rahmeten lil muhsiniyn;
Görüyormuşçasına Allâh’a yönelenler (ihsan sahipleri) için hakikate erdirici ve rahmet olarak.
4-) Elleziyne yukıymunes Salâte ve yü’tunez Zekâte ve hüm Bil âhireti hüm yukınun;
Onlar ki, salâtı ikame ederler ve zekâtı verirler; onlar sonsuz geleceklerine ikân sahipleridir.
5-) Ülaike alâ hüden min Rabbihim ve ülaike hümül müflihun;
İşte onlar Rablerinden gelen hakikat bilgisi üzeredirler ve işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
6-) Ve minen Nasi men yeşteriy lehvel hadiysi liyudılle an sebiylillâhi Bi ğayri ‘ılmin ve yettehızeha hüzüva* ülaike lehüm azâbün mühiyn;
İnsanlardan kimi de vardır ki ilme dayanmayan bir şekilde, Allâh yolundan (insanları) saptırmak için işin laf yanını satın alır ve onu eğlence (keyif aracı) edinir. İşte bunlar için hor-hakir edici bir azap vardır.
7-) Ve izâ tütla aleyhi ayatuNA vella müstekbiren keen lem yesma’ha keenne fiy üzüneyhi vakrâ* febeşşirhu Bi azâbin eliym;
Ona işaretlerimiz bildirildiğinde, sanki onları işitmemiş, sanki iki kulağında ağır işitme varmış gibi (duymazlıktan gelerek), benlikle yüz çevirir… Onu feci bir azapla müjdele!
😎 İnnelleziyne amenû ve amilus salihati lehüm cennatün na’ıym;
İman edip imanın gereğini uygulayanlara gelince, onlara Naîm cennetleri (Esmâ kuvvelerinin Rahıymî özellikleriyle yaşam) vardır.
9-) Halidiyne fiyha* va’dAllâhi hakka* ve “HU”vel ‘Aziyzül Hakiym;
Orada sonsuza dek yaşarlar… Allâh’ın Hak vaadidir! “HÛ”; Aziyz’dir, Hakiym’dir.
10-) Halekas Semavati Bi ğayri ‘amedin teravneha ve elka fiyl Ardı revasiye en temiyde Biküm ve besse fiyha min külli dabbetin, ve enzelna mines Semai maen feenbetna fiyha min külli zevcin keriym;
Semâları, dayanağı olmaksızın (Bi-gayrı amed) yarattı (direkt olarak Esmâ mânâları olarak vardır – varlığın ilim – şuur boyutu); sizin (benlik bilincinizin oluşması ve) sarsılmamanız için arza (bedende) sâbit dağlar (organlar) ilka etti ve orada (bedende) her DABBEDEN (hayvani özellikler) oluşturdu… Semâdan (şuurdan) bir su (ilim – kendi hakikatini kavrama bilinci) inzâl ettik de onda tümüyle kerîm eşini (ölüm ötesi yaşam kişiliğini – ruhunu) oluşturduk.
11-) Hazâ halkullâhi feeruniy ma zâ halekalleziyne min dûniHİ, belizzâlimune fiy dalalin mubiyn;
İşte bu, Allâh’ın Yaratışıdır… Hadi, gösterin bana O’nun dûnundakilerin ne yarattığını? Hayır, zâlimler apaçık bir yanlış inanca sapma hâlindedirler.
12-) Ve lekad ateyna LukmanelHıkmete enişkür Lillâhi* ve men yeşkür feinnema yeşküru linefsih* ve men kefere feinnAllâhe Ğayniyyün Hamiyd;
Andolsun ki biz Lukman’a, Allâh’a şükretmesi için Hikmet (sistemli düşünme aklı) verdik… Kim şükrederse, sadece kendi benliğine şükreder… Kim de inkâr ederse (hakikatindeki nimeti), şüphesiz ki Allâh Ğaniyy’dir, Hamiyd’dir.
13-) Ve iz kale Lukmanü libnihi ve huve ye’ızuhu ya büneyye lâ tüşrik Billâh* inneş şirke le zulmün azıym;
Hani Lukman oğluna, ona öğüt verirken dedi ki: “Ey oğulcuğum! Esmâ’sıyla hakikatin olan Allâh’a (benliğini – bedenini tanrı edinerek) şirk koşma! Kesinlikle şirk çok büyük bir zulümdür!”