39 – Zümer Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“39 – Zümer Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Tenziylül Kitabi minAllâhil ‘Aziyzil Hakiym;
Bu BİLGİ, Aziyz Hakiym Allâh’tan boyutsal olarak şuuruna indirilmiştir!
2-) İnna enzelna ileykel Kitabe Bil Hakkı fa’budillahe muhlisan lehüd diyn;
Muhakkak ki biz sana O BİLGİyi Hak olarak (hakikatin olan Esmâ boyutundan açığa çıkardık) inzâl ettik! O hâlde Din’i, (varlıktaki sistem ve düzenin mutlak hâkimi – hükümranı olarak) Allâh’a kulluğunun farkındalığıyla yaşa!
3-) Ela Lillâhid diynül halis* Velleziynettehazû min dûniHİ evliyâ’* ma na’budühüm illâ liyükarribûna ilAllâhi zülfâ* innAllâhe yahkümü beynehüm fiyma hüm fiyhi yahtelifun* innAllâhe lâ yehdiy men huve kâzibün keffar;
Dikkat edin, hâlis din (mutlak sistem ve düzen) Allâh (Esmâ’sının açığa çıkması) içindir! O’nun dûnunda (tanrısal kuvveler vehmedilenleri) velîler edinenler: “Biz onlara, sadece bizi Allâh’a yaklaştırması için tapıyoruz” (derler)… Muhakkak ki Allâh onlar arasında, tartışıp durdukları konuda hüküm verecektir… Muhakkak ki Allâh, yalancı olup, hakikati inkâr eden kimseye hidâyet etmez.
4-) Lev eradAllâhu en yettehıze veleden lastafa mimma yahlüku ma yeşau, subhaneHU, HUvAllâhul Vâhid’ül Kahhâr;
Eğer Allâh bir çocuk edinme irade etseydi (olmasını kesin arzulasaydı), elbette yarattıklarından dilediğini süzüp seçerdi… Subhan’dır O! “HÛ” Allâh Vâhid, Kahhâr’dır!
5-) Halekas Semavati vel Arda Bil hakk* yükevvirulleyle alennehari ve yükevvirun nehare alelleyli ve sahhareşŞemse vel Kamer* küllün yecriy li ecelin müsemma* ela “HU”vel ‘Aziyzül Ğaffar;
Semâları ve arzı onlar yokken Hak olarak (Esmâ’sındaki özelliklerle) var kıldı! Geceyi gündüze dönüştürür, gündüzü de gecenize dönüştürür… Güneş’i ve Ay’ı işlevsel kılmıştır… Her biri belli bir ömre sahip olarak yoluna devam eder… Dikkat edin, “HÛ”; Aziyz’dir, Ğaffar’dır.
6-) Halekaküm min nefsin vahıdetin sümme ce’ale minha zevceha ve enzele leküm minel en’ami semaniyete ezvac* yahlükuküm fiy butuni ümmehatiküm halkan min ba’di halkın fiy zulümatin selâs* zâlikümullâhu Rabbüküm leHUl Mülk* lâ ilâhe illâ HU* feenna tusrefun;
Sizi nefs-i vâhide’den (nefs-i küll – kozmik bilinç – evrensel benlik – Hakikati Muhammedî – RUH adlı melek tanımlamalarıyla işaret edilen) yarattı! Sonra (holografik esas gereğince) ondan (bilinçten) onun eşini (bedeni) oluşturdu; sizin için en’amdan (kontrol edilebilir hayvani duygular) sekiz eş açığa çıkardı! Sizi analarınızın karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratıştan sonra (diğer) bir yaratışa (geçirerek) yaratıyor… İşte size Rabbiniz Allâh; mülkü onun (Esmâ’sının işaret ettiği özelliklerin açığa çıkması) için olan! Tanrı yok; sadece “HÛ”! Nasıl hakikati görmezsiniz!
7-) İn tekfüru feinnAllâhe ğaniyyün anküm ve lâ yerda li ıbadiHİl küfr* ve in teşküru yerdahu leküm* ve lâ teziru vaziretun vizre uhra* sümme ila Rabbiküm merci’uküm feyünebbiüküm Bima küntüm ta’melun* inneHU ‘Aliymun Bizatissudur;
Eğer küfür (nankörlük) ederseniz (insanlığınızı – yeryüzünde {bedende} halifeliğinizi {‘B’illah işareti doğrultusunda Esmâ kuvveleriyle tasarruf gücünüzü} değerlendirip şükretmezseniz; hakikatinizden perdelenirseniz), muhakkak ki Allâh sizden Ğaniyy’dir! (Allâh) kulları için küfre (nankörlüğe; fıtratlarını zayi etmelerine, kaybolmalarına) razı olmaz! Eğer şükrederseniz (değerlendirirseniz), sizin için ona razı olur… Hiçbir kimse, bir başkasının vebalini yüklenmez! Sonra dönüşümünüz Rabbinizedir! Sizde yaptıklarınızın sonucunun ne olduğunu açığa çıkaracaktır… Muhakkak ki O, içinizdekilerin (bilinç ve şuurunuzun) Zâtı (hakikati) olarak Aliym’dir (sakladıklarınızı da, her şeyinizi de tam bilen).