40 – Mu’min Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“40 – Mu’min Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Ha, Miiim!
2-) O BİLGİ’nin (Hakikat ve Sünnetullâh hakkında) tenzîli (tafsile indirme), Aziyz ve Aliym olan Allâh’tandır!
3-) Ğâfir’iz Zenb (suçları bağışlayıcı), Kabilit Tevb (tövbeyi – hakikatine dönmeyi kabul edici), Şediyd’ül Ikab (suçları acımasız şiddetle cezalandıran) ve Züt Tavl’dır (lütfu ihsanı bol olan)… Tanrı yok, sadece “HÛ”! O’nadır dönüş.
4-) Allâh’ın işaretleri hakkında hakikat bilgisini inkâr edenlerden başkası mücadele edip tartışmaz! O hâlde onların beldelerde (keyifle) dolaşması seni aldatmasın.
5-) Onlardan önce Nuh kavmi ve onlardan sonra da hakikate karşı çıkan tüm topluluklar yalanladı. Her ümmet kendi Rasûllerini, Onu yakalamak (etkisizleştirmek, öldürmek) için niyetlendi… Bâtılı seslendirenler olarak, Hakk’ı geçersiz kılmak için mücadele ettiler… Bu yüzden onları yakaladım… Suçlarının karşılığını yaşatmam nasıl oldu?
6-) Böylece hakikat bilgisini inkâr edenler hakkında “Onlar Nâr (ateş – radyasyon ortamı) ehlidir” diye Rabbinin sözü gerçekleşti.
7-) Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunan (şuurlu) kuvveler (Allâh kudretinin açığa çıkış mahalleri) Rablerinin Hamdı olarak (Hamiyd Esmâ’sı açığa çıkışı ile) tespih ederler; O’na (hakikatleri olarak) iman ederler ve iman edenler için (hakikatlerinin gereğini yaşayamamaları – hakkını verememeleri yüzünden) mağfiret isterler! “Rabbimiz, rahmet ve ilminle her şeyi kapsamışsın… Tövbe edenleri ve senin yoluna uyanları mağfiret et ve onları yanma azabından koru!”
😎 “Rabbimiz… Onları, kendilerine vadettiğin Adn cennetlerine dâhil et… Onların atalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden saflığa erenleri de… Muhakkak ki sen, evet sen Aziyz’sin, Hakiym’sin.”
9-) “Onları benlikten – bedensellikten kaynaklanan kötü davranışlardan koru… Kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten o süreçte ona rahmet etmişsindir… İşte bu büyük kurtuluşun ta kendisidir!”
10-) Muhakkak ki hakikat bilgisini inkâr edenlere: “Allâh’ın şiddetli öfkesi, sizin kendinize kızgınlığınızdan daha büyüktür… Hani siz imana çağrılıyordunuz da, inkâr ile reddediyordunuz!” diye nida olunur.
11-) Dediler ki: “Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün (bedenden ayrılma ile yaşanan ve mahşerde benliksizlik yaşamı {ferd olarak gelirler âyetindeki olay}) ve iki kere(sinde) de dirilttin (yeni bir benlikle bâ’s ettin) de kendimizdeki eksiklikleri itiraf ettik! (Bu durumdan) bir çıkış yolu var mı?”
12-) İçinde bulunduğunuz hâlin sebebi şudur: Allâh, TEK’liğine davet ettiğinde (vehmettiğiniz – varsandığınız benliğinizden arınmayı teklif ettiğinde), küfür (inkâr) ettiniz! Eğer (teklif edilen) O’na şirk anlayışı olsa, iman ederdiniz… Hüküm, Alîy, Kebiyr olan (açığa çıkan kuvvelerinin hükmediciliğini reddedemeyeceğiniz) Allâh’ındır!
13-) “HÛ” ki, işaretlerini size gösteriyor ve semâdan (bilincinize) sizin için bir rızık (hakikatine dair ilim) indiriyor… (Bunun ne demek olduğunu hakikatine) yönelenden başkası hatırlayıp üzerinde derin düşünemez!
14-) Öyle ise hakikat bilgisini inkâr edenler kerih görse de, Din’i O’na has kılarak Allâh’a yönel!
15-) Refi’üd Derecât’tır (dereceleri yükseltendir), Zül-Arş’tır (Arş sahibidir)… Gerçeğin kavranması süreci (nedeniyle) uyarmak için, kullarından dilediğine hükmünden ruhu (Esmâ’sının anlamını fark etmeyi şuuruna) ilka eder!
16-) Bu süreçte onlar her yönleriyle ortaya çıkarlar! Onlar hiçbir şeyi Allâh’a gizleyemezler… “Yaşanan süreçte (Allâh’a göre ‘AN’ vardır, tek bir süreç) Mülk kiminmiş?”… “Vâhid, Kahhâr olan (Tek ve mutlak hükmü zaman mekân kavramsız olarak yerine gelen) Allâh’ındır!”
17-) Bu süreçte her nefs yaptıklarının getirisiyle karşılık bulur (yaptıklarının sonucunu yaşar)! Bu süreçte haksızlık yoktur! Muhakkak ki Allâh “Seriy’ul Hisab”dır (anında yapılanın sonucunu yaşatmaya başlayandır).
18-) Yaklaşan ölüm süreci ile onları uyar! O zaman gamla dolu olarak yürekleri gırtlaklarına dayanmıştır! Zâlimlerin ne bir dostu ve ne de itaat ederse (kurtaracak) bir şefi vardır.
19-) (O), gözlerin hainliğini (gayrı görmeyi) ve sadırların gizlediği şeyi bilir.
20-) Allâh, Hak olarak hükmeder… O’nun dûnunda yardım istedikleri ise, hiçbir şeyde hükümleri geçmez! Muhakkak ki Allâh Semi’dir, Basıyr’dir.