43 – Zuhruf Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“43 – Zuhruf Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Haa, Miiiym;
Ha, Miim.
2-) Vel Kitabil mubiyn;
O hakikati apaçık açıklayan BİLGİye yemin olsun…
3-) İnna ce’alnaHU Kur’ânen ‘Arabiyyen lealleküm ta’kılun;
Kesinlikle biz Onu Arapça bir Kur’ân olarak meydana getirdik, tâ ki (anlayıp) aklınızı kullanarak (değerlendiresiniz)!
4-) Ve inneHU fiy Ümmil Kitabi ledeyNA le ‘Aliyyün Hakiym;
Muhakkak ki O, katımızda, Ana BİLGİde (İlmullâh), Alîy’dir, Hakiym’dir.
5-) Efenadribü ankümüz Zikre safhan en küntüm kavmen müsrifiyn;
Siz (hakikatinizdeki kuvveleri) israf eden bir topluluksunuz diye, sizi uyarmaktan vaz mı geçelim?
6-) Ve kem erselna min Nebiyyin fiyl evveliyn;
Öncekiler içinde de nice Nebiler irsâl ettik.
7-) Ve ma ye’tiyhim min Nebiyyin illâ kânu Bihi yestehziun;
Onlara bir Nebi geldiğinde, mutlaka onun getirdikleriyle alay ederlerdi.
😎 Feehlekna eşedde minhüm batşen ve meda meselül evveliyn;
Bu yüzden onlardan daha güçlü olan niceleri helâk ettik… Öncekiler ibret dolu hikâyeleriyle mazi oldu!
9-) Ve lein seeltehüm men halekas Semâvati vel Arda le yekulünne halekahünnel ‘Aziyzül ‘Aliym;
Yemin olsun ki eğer onlara: “Semâları ve arzı kim yarattı?” diye sorsan, elbette: “Onları, Aziyz ve Aliym olan yarattı” diyecekler.
10-) Elleziy ce’ale lekümül Arda mehden ve ce’ale leküm fiyha sübülen lealleküm tehtedun;
O ki, arzı (bedeni) sizin için (içinde gelişeceğiniz) beşik kıldı ve hakikate eresiniz diye onda sizin için (düşünce akımları – meşreblere göre) yollar oluşturdu.
11-) Velleziy nezzele mines Semâi maen Bi kader* feenşerna Bihi beldeten meyta* kezâlike tuhrecun;
O ki, semâdan ölçülü olarak bir su (ilim) indirdi… Onunla ölü bir beldeyi (bilinci) dirilttik! Böylece (kabirlerden – bedenlerden) çıkarılırsınız.
12-) Velleziy halekal ezvace külleha ve ce’ale leküm minel fülki vel en’ami ma terkebun;
O ki, bütün çiftleri (gen çift sarmalını) yarattı ve sizin için gemilerden (bilinçler) ve en’amdan (biyolojik beden) bindiğiniz şeyleri oluşturdu.
13-) Li testevu alâ zuhurihi sümme tezküru nı’mete Rabbiküm izesteveytüm aleyhi ve tekulu subhânelleziy sahhare lenâ hâzâ ve mâ künnâ lehû mukriniyn;
Ki, sırtlarına kurulasınız, sonra onun üzerine yerleştiğinizde Rabbinizin nimetini zikredesiniz ve: “Bunu bize kullandıran Subhandır! (Yoksa) biz bunu değerlendiremezdik” diyesiniz.
14-) Ve innâ ilâ Rabbinâ le münkalibûn;
“Doğrusu biz (sürekli dönüşerek) Rabbimize ereceğiz!”
15-) Ve ce’alu leHU min ıbadiHİ cüz’a* innel İnsane lekefurun mubiyn;
O’na, O’nun kullarından bir cüz kıldılar (Ahad üs Samed oluşunu inkâr ile onu cüzlerden oluşmuş kabul ederek çocuğu olduğunu ileri sürdüler)… Muhakkak ki insan apaçık bir nankördür!
16-) Emittehaze mimma yahlüku benatin ve asfâküm Bil beniyn;
Yoksa yarattıklarından kızlar edindi de erkek çocukları size mi bıraktı?
17-) Ve izâ büşşira ehadühüm Bima darebe lirRahmâni meselen zalle vechuhu müsvedden ve hüve kezıym;
Onlardan biri Rahmân’a nispet ettiği kızlar ile müjdelendiğinde, dertlenip yüzü simsiyah kesilir!
18-) Evemen yüneşşeü fiyl hılyeti ve huve fiyl hısami ğayru mubiyn;
Yoksa süs içinde yetiştirilen ve tartışmada beyan gücü olmayan diye değerlendirdiğinizi (kız çocukları) mi (Allâh’a yakıştırıyorsunuz)!
19-) Ve ce’alül Melaiketelleziyne hüm ‘ıbadur Rahmâni inasâ* eşehidu halkahüm* setüktebü şehadetühüm ve yüs’elun;
Onlar Rahmân’ın kulları olan melekleri dişiler olarak tanımladılar! Onların yaratılışına şahit miydiler? Onların (bu) şahitlikleri yazıldı; sorgulanacaklar!
20-) Ve kalu lev şaerRahmânu ma ‘abednahüm* ma lehüm Bi zâlike min ılm* in hüm illâ yahrusun;
Dediler ki: “Eğer Rahmân dileseydi onlara kulluk yapmazdık”… Bununla ilgili onların bir ilmi (delilleri, yakînleri) yoktur… Onlar ancak tahmin üzere konuşup saçmalıyorlar.
21-) Em ateynahüm Kitaben min kablihi fehüm Bihi müstemsikûn;
Yoksa bundan önce onlara bir Bilgi (kitap) verdik de onlar Ona sarılarak mı bu iddiadalar?
22-) Bel kalu inna vecedna abaena alâ ümmetin ve inna alâ asârihim mühtedun;
Bilakis, dediler ki: “Biz atalarımızı bu din anlayışında bulduk; biz onların eserleri (şartlandırmaları – genleri) doğrultusunda doğru yolu bulanlarız.”