53 – Necm Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“53 – Necm Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Ven necmi izâ heva;
Necm’e (bölüm bölüm açığa çıkararak tüm hakikati anlatana) yemin olsun ki,
2-) Ma dalle sahıbuküm ve ma ğavâ;
Arkadaşınız ne saptı ne de azdı!
3-) Ve ma yentıku anil heva;
(O), hevâsından (hayalî şeyleri) konuşmaz!
4-) İn huve illâ vahyun yuha;
O yalnızca vahyolunan bir vahiydir!
5-) ‘Allemehu şediydulkuva;
O’na kuvveleri şiddetli olan talim etti!
6-) Zû mirretin, festeva;
O (kuvve) kendini fark ettirdi, böylece de istiva etti (böylece de vahye açık hâle geldi)!
7-) Ve huve Bil ufukıl a’lâ;
O, Ufuk-u Âlâ (tüm dışsallığı kaplamış – âfakta) olduğu hâlde!
😎 Sümme dena fetedella;
Sonra yaklaştı, tedelli etti (âfaktan enfüse dönüştü müşahedesi).
9-) Fekâne kabe kavseyni ev edna;
İki yayın birleşimi (kab-ı kavseyn) veya Edna (daha da yakın) oldu!
10-) Feevha ila ‘abdiHİ ma evha;
Böylece kuluna vahyettiğini vahyetti.
11-) Ma kezebel fuadu ma rea;
FUAD (Kalbindeki nöronların beyinde açtığı gerçeklikle bütünleşti dıştan gelen bilgi) yalanlamadı (inkâr etmedi) gördüğünü!
12-) Efe tumarunehu alâ ma yera;
Gördüğü hakkında O’nunla tartışıyor musunuz?
13-) Ve lekad reahu nezleten uhra;
Andolsun ki Onu bir daha gördü (hakikatin bilincine inişiyle fark edilmesinde).
14-) ‘Inde SidretilMünteha;
Sidret-ül Münteha (şuur olarak sonsuz yaşam hissedişi) indînde.
15-) ‘Indeha Cennetül Me’va;
Cennet-ül Me’va da Onun (Sidret-ül Münteha’nın) indînde yaşanır!
16-) İz yağşes sidrete ma yağşâ;
O an ki, Sidre’yi (varlığını) bürüyen (hakikat nûru) bürüyordu (beden hissi kaybolmuş bir hâlde)!
17-) Ma zâğal basaru ve ma tağâ;
Görüşü ne kaydı (gayrı kavramına); ne de haddi aştı (hakikati müşahededen dolayı tanrılık davasına düşüp, Firavunlaştı)!
18-) Lekad rea min âyâti Rabbihil kübra;
Andolsun ki, Rabbinin (Hakikatini var kılan Esmâ özelliklerinin) işaretlerinden en büyüğünü gördü!
19-) Efe raeytümüllate vel ‘uzza;
Gördünüz mü Lat’ı, Uzza’yı?
20-) Ve menates salisetel uhra;
Diğer üçüncüleri Menat’ı (böyle bir mi’râc yaşatabilirler mi)?
21-) Elekümüzzekeru ve lehül ünsâ;
Erkek sizin, dişi O’nun mu?
22-) Tilke izen kısmetun dıyza;
Öyle ise bu insafsız paylaşmadır!
23-) İn hiye illâ esmaun semmeytumuha entum ve abâuküm ma enzelAllâhu Biha min sultan* in yettebiune illazzane ve ma tehvel enfüs* ve lekad caehüm min Rabbihimül hüda;
Onlar ancak sizin ve atalarınızın isimlendirdiği, Allâh’ın hiçbir delil inzâl etmediği (arkası – müsemması olmayan yalnızca) isimlerden ibarettirler! Onlar, ancak zanna ve nefslerin hoşlandığı kuruntulara uyarlar… Andolsun ki kendilerine Rablerinden hakikat ilmi gelmiştir!
24-) Em lil’ İnsani ma temenna;
Yoksa insanın her dilediği olacak diye bir kural mı var?
25-) FeLillâhil ahıretu vel ula;
Allâh (Esmâ’sının özelliklerinin açığa çıkması) içindir sonsuz gelecek yaşam da dünya da!
26-) Ve kem min melekin fiys Semavati lâ tuğniy şefa’atuhüm şey’en illâ min ba’di en ye’zenAllâhu li men yeşau ve yerda;
Semâlarda nice melek vardır ki, Allâh’ın dilediği ve razı olduğu için verdiği izin dışında, onların şefaati hiçbir fayda vermez!
27-) İnnelleziyne lâ yu’minune Bil ahıreti leyusemmunel Melaikete tesmiyetel ünsâ;
Muhakkak ki sonsuz geleceklerine iman etmeyenler, melekleri elbette dişi olarak tanımlarlar.
28-) Ve ma lehüm Bihi min ‘ılm* in yettebiune illezzann* ve innezzanne lâ yuğniy minel Hakkı şey’a;
Oysa bu hususta onların bir ilmi (delilleri) yoktur… Onlar ancak zanna uyuyorlar! Muhakkak ki zan, gerçeği yansıtmaz!
29-) Fea’rıd an men tevella an zikriNA ve lem yurid illel hayâted dünya;
Bizim zikrimize (hatırlattığımız hakikate) sırtını dönen ve dünya hayatının zevklerinden başka bir şey istemeyenden yüz çevir!
30-) Zâlike mebleğuhüm minel ‘ılm* inne Rabbeke HUve a’lemu Bi men dalle an sebiliHİ ve HUve a’lemu Bi menihteda;
Bilgilerinin onları ulaştıracağı son nokta işte budur (dünya zevkleriyle yaşayıp vefat etmek, başkasını düşünemezler)! Muhakkak ki Rabbin “HÛ” yolundan sapanı daha iyi bilir! “HÛ” daha iyi bilir hakikate ereni!