6 – En’am Sûresi (094-165) – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“6 – En’am Sûresi (094-165) – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
94-) Ve lekad ci’tümuna furada kema hâlâknaküm evvele merretin ve terektüm ma havvelnaküm verae zuhuriküm* ve ma nera me’aküm şüfe’âekümülleziyne ze’amtüm ennehüm fiyküm şürekâ’* lekad tekatta’a beyneküm ve dalle anküm ma küntüm tez’umun;
Andolsun sizi ilk defa yarattığımız (durumdaki) gibi (orijininizin farkındalığıyla) FERD’ler olarak bize geldiniz! Sizi hayaline daldırdığımız şeyleri, geride bıraktınız… (Allâh) ortakları sanıp şefaatçi edindiklerinizi de sizinle beraber görmüyoruz… Andolsun ki aranızdaki bağ kopmuş ve var sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir!
95-) İnnAllâhe falikulhabbi venneva* yuhricül hayye minel meyyiti ve muhricül meyyiti minel hayy* zâlikümullâhu, feenna tü’fekûn;
Muhakkak ki Allâh tohumu ve çekirdekleri çatlatıp yarandır (Esmâ tohumundan varlık sûretlerini yaratan)! Ölüden (hakikat ilmi yoksunu) diriyi (Hayy ismi özelliğiyle ölümsüzlüğünü fark edeni) çıkarır… Diriden (hakikat bilgisiyle yaşarken – mülhime kavrayışı içindeyken) de ölüyü (kozasını terk edemeyip nefsi emmâreye – bedenselliğe düşeni) çıkarır! İşte Allâh budur! Nasıl (hâlden hâle) çevriliyorsunuz?
96-) Falikul ısbah* ve ce’alelleyle sekenen veşŞemse vel Kamera husbana* zâlike takdiyrul Aziyzil Aliym;
Karanlığı yarıp aydınlığı ortaya çıkarandır! Geceyi sükûnet, Güneş ve Ay’ı ölçüler vesilesi kıldı… Bu, Aziyz ve Aliym olanın takdiridir.
97-) Ve HUvelleziy ce’ale lekümünNücume litehtedu Biha fiy zulümatil berri velbahr* kad fassalnel âyâti likavmin ya’lemun;
“HÛ”dur; karanın ve denizin karanlıklarında, hidâyet bulmanız için yıldızları oluşturan! Gerçekten biz, bilen bir toplum için işaretleri tafsil ettik.
98-) Ve HUvelleziy enşeeküm min nefsin vahıdetin femüstakkarun ve müstevde’un, kad fessalnel’âyâti likavmin yefkahun;
“HÛ” ki, sizi Nefs-i Vâhide’den (TEK BİR NEFS’ten – Tek bir benlikten) inşa etti… Müstekarr (istikrar bulma – hakikatini tanıma ve yaşamada kararlılık için dünyanın oluşması)… Müstevda (beden – emaneten kalma yeri)… Hakikaten biz, anlayışı açık bir halk için işaretleri tafsil ettik.
99-) Ve HUvelleziy enzele mines Semâi ma’en, feahrecna Bihi nebate külli şey’in feahrecna minhü hadıren nuhricü minhü habben müterakiba* ve minennahli min tal’iha kınvanün daniyetün ve cennâtin min a’nabin vezzeytune verrummane müştebihen ve ğayre müteşabih* unzuru ila semerihi izâ esmera ve yen’ıh* inne fiy zâliküm le âyâtin li kavmin yu’minun;
“HÛ” ki semâdan suyu inzâl eden!.. Onunla (semâdan inen su ile) HER ŞEYİN nebatını çıkardık! Ondan da bir yeşillik çıkardık… Ondan da birbiri üzerine gelişmiş habbeler (taneler); hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar çıkarıyoruz… (Bunların) müteşabihi (birbirine benzeyenleri) ve müteşabih olmayanı da! Onun ürünlerine, bir ilk meyve verdiğinde ve bir de olgunlaştığında bakın… Muhakkak ki bunlarda iman eden halk için elbette işaretler vardır.
100-) Ve ce’alu Lillâhi şürekâelCinne ve halekahüm ve hareku leHU beniyne ve benâtin Biğayri ‘ılm* subhaneHU ve te’âla amma yesıfun;
(Onlar bir de) CİNNi (görünmeyen varlıkları) Allâh’a ortak kıldılar… Onları (Allâh) yaratmıştır! (Onlarda açığa çıkan özellikler de Allâh Esmâ’sından meydana gelmiştir)… Bilgisizce O’na oğullar ve kızlar yakıştırdılar! Subhan’dır O; onların tanımlamalarından berî ve yücedir!
101-) Bediy’usSemâvati vel Ard* enna yekûnü leHU veledün velem tekün leHU sâhıbeh* ve haleka külle şey’* ve HUve Bikülli şey’in ‘Aliym;
Semâlar ve arzın Bediy’idir (örneksiz yoktan yaratanıdır)! Eş kavramından münezzeh olanın nasıl çocuğu olur! Her şeyi yaratmıştır! “HÛ”; her şeyi Esmâ’sından yaratması ve onların hakikatinde Esmâ’sıyla olması nedeniyle onları bilir!