8 – Enfâl Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“8 – Enfâl Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Yes’eluneke anil enfal* kulil enfalü Lillâhi verRasûl* fettekullâhe ve aslihu zate beyniküm* ve etıy’ullahe ve RasûleHU in küntüm mu’miniyn;
Sana savaş ganimetlerinin taksimini (konusunu) soruyorlar… De ki: “Savaş ganimetleri, Allâh ve Rasûlünündür… Allâh’tan (hakikatinizin yaşanmaması hâlinde, bunun getireceği sonuçlarından) korunun ve aranızdaki din kardeşliği ilişkisini (birbirinizin hakikatini görerek) düzeltin. Eğer (hakiki) iman edenler iseniz, Allâh’a ve Rasûlüne itaat edin (çünkü Hakikatiniz ve o hakikatin dillendiricisi, sizin hakikatinizi yaşamanızı ister).”
2-) İnnemel mu’minunelleziyne izâ zükirAllâhu vecilet kulubühüm ve izâ tüliyet aleyhim ayatuHU zadethüm iymanen ve alâ Rabbihim yetevekkelun;
Kesinlikle iman edenler o kimselerdir ki, “Allâh”ı anıp düşündüklerinde onların şuurlarında ürperti olur (o azamet yanında kendi acziyetlerini düşünmekten); onlara O’nun işaretleri okunduğunda, onların imanlarını arttırır (düşünebildikleri oranda)… Onlar Rablerine tevekkül ederler (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin, gereğini yerine getireceğine iman ederler).
3-) Elleziyne yukıymunes Salate ve mimma razaknahüm yünfikun;
Onlar ki, salâtı ikame ederler (Allâh’a yönelişleri sonucu, tüm varlığın O’nun hükmüne uyduğu; âlemlerde Allâh Esmâ’sından başka {dûnunda} hiçbir şey olmadığı yaşanarak, “Bakıy Allâh’tır” hakikati açığa çıkar) ve onları rızıklandırdıklarımızdan (maddi veya salâtı yaşamanın sonucu oluşan manevî rızkı) infak ederler.
4-) Ülaike hümül mu’minune Hakka* lehüm deracatün ‘ınde Rabbihim ve mağfiretün ve rizkun keriym;
İşte onlardır hakkıyla (tahkike dayalı) iman edenler… Onlar için Rableri indînde (hakikatleri olan Esmâ mertebesinin getirisi olan) dereceler, mağfiret (Esmâ kuvvesi olan ilmin benliği örtmesiyle oluşan bağışlanma) ve kerîm rızık (cömert – şerefli rızık, maddi veya manevî rızık) vardır.
5-) Kema ahraceke Rabbüke min beytike Bil Hakk* ve inne feriykan minel mu’miniyne le karihun;
Nitekim Rabbin seni, Hakk’ı yaşatarak (duygusallıktan değil) evinden çıkardığında, gerçekten iman edenlerden bir bölümü bundan hoşlanmıyorlardı.
6-) Yücadiluneke fiyl Hakkı ba’de ma tebeyyene keennema yüsakune ilel mevti ve hüm yenzurun;
Hak apaçık ortaya çıkmışken, buna rağmen onlar bunu kabullenmiyorlardı… Sanki onlar göre göre ölüme gidiyorlardı.
7-) Ve iz ye’ıdükümullâhu ıhdet taifeteyni enneha leküm ve teveddune enne ğayre zâtiş şevketi tekûnü leküm ve yüriydullahu en yuhıkkal hakka Bi kelimatiHİ ve yakta’a dabirel kafiriyn;
Hani Allâh size iki gruptan (Kureyş ordusu veya kervandan) birinin sizin olacağını vadediyordu… Silah sahibi olmayanın (kervanın) sizin olmasını arzu ediyordunuz (kısa vâdeli kazanca, getirisi kolay olana bakıyordunuz, hâlbuki uzun vâdede size zarar verecekti bu isteğiniz)… Allâh da uyarılarıyla Hakk’ı gerçekleştirmek ve hakikat bilgisini inkâr edenlerin ardını kesmeyi diliyordu.
😎 Li yuhıkkal hakka ve yubtılel batıle ve lev kerihel mücrimun;
Hakk’ı gerçekleştirmek ve boş, asılsız olanı geçersiz kılmak için… İsterse Allâh’a karşı suç işleyenler bundan hoşlanmasın!
9-) İz testeğiysune Rabbeküm festecabe leküm enniy mümiddüküm Bi elfin minel Melaiketi murdifiyn;
Hani siz Rabbinizden yardım istiyordunuz da: “Muhakkak ki ben, birbiri ardınca bin melâike ile size yardım ediyorum” diye size icabet etmişti.
10-) Ve ma cealehullahu illâ büşra ve li tatmeinne Bihi kulubüküm* ve men nasru illâ min ‘indillâh* innAllâhe Aziyzün Hakiym;
Allâh bunu ancak bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz mutmain olsun diye yaptı… Yardım, zafer ancak Allâh indîndendir… Muhakkak ki Allâh Aziyz’dir, Hakiym’dir.