13 – Ra’d Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“13 – Ra’d Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü (arapça) – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Elif Lâââm Miiiym Râ* tilke âyâtül Kitab* velleziy ünzile ileyke min Rabbikel Hakku ve lâkinne ekseren Nasi lâ yu’minun;
Eliif, Lââm, Miim, Raa… Bunlar Kitap’ın (nâzil Hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsinin) işaretleridir… (O BİLGİ) Rabbinden sana inzâl olunan Hak’tır… Ne var ki insanların çoğunluğu iman etmezler.
2-) Allâhulleziy rafe’asSemavati Biğayri ‘amedin teravneha sümmesteva alel Arşi ve sahhareşŞemse velKamere, küllün yecriy liecelin müsemma* yüdebbirul’emre yufassılül’âyâti lealleküm Bi Lıkai Rabbiküm tukınun;
(İsmi) Allâh (olan), “HÛ”dur ki semâları (algılanan madde ötesi boyutları – bilinç {yedi nefs} mertebelerini) gördüğünüz bir şeye dayanaksız yükseltti (Farklı algılama sistemlerine dayalı farklı boyutlar meydana getirerek oluşturdu)! Sonra Arş üzerine istiva etti (Esmâ’sının özelliklerini Fiiller âleminde hükümran kıldı)! Güneş’i, Ay’ı hükmünün açığa çıkması için işlevlendirmiştir; her biri belli bir ömre sahip olarak işlevine devam eder… Hükmü doğrultusunda (her şeyi) oluşturur – yönlendirir; tüm detaylarıyla var eder; Rabbinizin likâsına (hakikatinizdeki Rabbinizin Esmâ’sının açığa çıkışının farkındalığına) yakîn sahibi olmanız için.
3-) Ve “HU”velleziy meddel’Arda ve ce’ale fiyha revasiye ve enhara* ve min küllissemerati ce’ale fiyha zevceynisneyni yuğşil leylen nehar* inne fiy zâlike leâyâtin likavmin yetefekkerun;
“HÛ”, ki arzı yaydı (madde yapıyı – bedeni, kendisindekileri oluşturacak kapasiteyle meydana getirdi; konu dünyanın yuvarlaklığı değil, yeryüzü ve aynı zamanda bedenin yani madde boyutunun kapasitesidir); onda sâbit dağlar (bedenin organları) ve nehirler (bilinçleri besleyen sürekli bilgi akışı – sinir sistemi) oluşturdu… Her semerattan (üretilmişten) onların eşi olan ikizini (birimin madde ve ötesi olan yapısını) oluşturdu… Geceyi gündüze (cehalet karanlığını ilmiyle aydınlığa, hakikatin seyredildiği yaşama) dönüştürür… Gerçek ki, bunlarda tefekkür eden bir topluluk için nice işaretler vardır.
4-) Ve fiyl Ardı kıtaun mütecaviratün ve cennatün min a’nabin ve zer’un ve nehıylün sınvanün ve ğayru sınvanin yüska Bi main vahıd* ve nufaddılu ba’daha alâ ba’din fiyl ükül* inne fiy zâlike le âyâtin likavmin ya’kılun;
Arzda (yeryüzünde – bedende) birbirine yaslanmış komşu kıtalar (veya organlar), üzümden bahçeler, ekinler ve çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır… (Hepsi) (Bi-)ma-i vâhid ile (TEK BİR İLİM’in kendilerinde açığa çıkmasıyla) sulanır (beslenir – hayatiyetini devam ettirir)… Yemişlerinde (ürettikleri itibarıyla) onların bazısını bazısına üstün tutarız. İşte bunda aklını değerlendiren bir topluluk için elbette nice işaretler vardır.
5-) Ve in ta’ceb feacebün kavlühüm eizâ künna türaben einna lefiy halkın cediyd* ülaikelleziyne keferu Bi Rabbihim* ve ülaikel ağlalü fiy a’nakıhim* ve ülaike ashabün Nar* hüm fiyha halidun;
Eğer (kavrayamadığından dolayı) şaşıyorsan (bu işaretlerimize); asıl şaşılacak olan, onların şu sözüdür: “Biz toprak olduktan sonra, halkı cedîdde mi olacağız (yeni bir yaratılmayla yaşama devam mı edeceğiz)?”… İşte bunlar Rablerinin hakikatleri olduğu bilgisini inkâr edenlerdir (Allâh Esmâ’sı hakikatleri olduğu için sonsuza dek ölümsüz yaşayacaklarını kavrayamayanlardır)! Boyunlarında bukağılar (halkalar – karınlarındaki ikinci beyinin oluşturduğu madde bedenden ibaret olma düşüncesinin esirleri) olanlar da bunlardır! Bunlar Ateş (yanma) ehlidir… Onlar orada sonsuz yaşarlar!
6-) Ve yesta’ciluneke Bis seyyieti kablel haseneti ve kad halet min kablihimül mesülat* ve inne Rabbeke lezû mağfiretin linNasi alâ zulmihim* ve inne Rabbeke le şediyd’ül ‘ıkab;
Senden iyilik beklemek yerine, bir an önce belâlarını isterler… (Oysa) onlardan önce, ders almaları gereken nice geçmiş topluluklar cezalandırıldılar. Muhakkak ki senin Rabbin zulümlerine rağmen insanlara mağfiret sahibidir… Muhakkak ki senin Rabbin “Şediyd’ül Ikab”dır (işlenen suçun sonucunu en şiddetli şekilde yaşatandır).
7-) Ve yekulülleziyne keferu levla ünzile aleyhi ayetün min Rabbih* innema ente münzirun ve likülli kavmin had;
O hakikat bilgisini inkâr edenler: “O’na Rabbinden bir mucize inzâl edilmeliydi ya!” derler… Sen ancak bir uyarıcısın… Her toplumun bir Hadiy’i (hakikati göstereni) vardır.