27 – Neml Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“27 – Neml Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Ta, Siin… İşte bunlar Kurân’ın (hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsinin) ve Kitab-ı Mubiyn’in (apaçık ortada olan Evrenin {KİTAP} sistem ve düzeninin) işaretleridir.
2-) İman edenler için hakikate erdirici ve müjde olarak!
3-) Onlar ki, salâtı (Allâh’a yöneliş ile mi’râcı yaşama) ikame ederler ve arınıp saflaşmak için varlıklarından verirler; işte onlar ölümsüz geleceklerine kesin yakîn elde etmişlerdir.
4-) Ölümsüz gelecek yaşamlarına iman etmeyenlere gelince; onların yaptıkları işleri kendilerine süsleyip (keyifli) gösterdik; artık onlar (hakikate) kör ve şaşkın, (ortalıkta) bocalar dururlar!
5-) İşte bunlar var ya, azabın kötüsü onlaradır! Gelecekteki yaşamda da en çok hüsrana uğrayacak olanlar onlardır!
6-) Sen (şuurunla) kesinlikle Kurân’a, Hakiym ve Aliym’in ledünnünden (hakikatindeki Esmâ mertebesinden) nail olunuyorsun.
7-) Hani Musa kendi ehline: “Ben bir ateş algıladım… Ya ateşle ilgili bir haber getiririm yahut bir kor ateş getiririm belki ısınırsınız” dedi.
😎 (Musa) ona (ateşe) geldiğinde: “O ateşin içindeki de, onun çevresinde olan da mübarek kılınmıştır! Subhan Allâh âlemlerin Rabbidir!” diye hitap algıladı.
9-) “Yâ Musa! Kesinlikle Ben O Allâh’ım Aziyz, Hakiym olan!”
10-) “Asanı at!”… (Musa) asasının, sanki çevik bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, geri dönüp kaçtı ve arkasına bakmadı… “Yâ Musa, korkma! Muhakkak ki benim katımda Rasûller korkmaz!”
11-) “Ancak (nefsine) zulmeden müstesna! (Zulümden) sonra yaptığı kötü davranışı düzelten kişi için ise ben Ğafûr’um, Rahıym’im.”
12-) “Elini de koynuna sok… Sağlıklı, bembeyaz çıkar… Bunlar, Firavun ve onun toplumuna (onlarla irsâl olunduğun) dokuz âyet içindedir! Muhakkak ki onlar inançları bozuk bir topluluk oldular.”
13-) Mucizelerimiz apaçık onlara geldiğinde: “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.
14-) Enfüsleri onlara (Musa’nın bildirdiği hakikatlere) yakîn duyduğu hâlde; zulüm ve büyüklük duygusuyla bile bile onları inkâr ettiler… Bir bak, o bozguncuların sonu ne oldu!
15-) Andolsun ki Davud’a ve Süleyman’a bir ilim verdik… (O ikisi): “Bizi iman eden kullarından pek çoğuna üstün kılan Allâh’a aittir Hamd” dediler.
16-) Süleyman, Davud’a vâris oldu ve dedi ki: “Ey insanlar… Bize Mantık-at Tayr (kuşdili – insan dışındaki canlılarla iletişim özelliği) öğretildi; (böylece) bize her şeyden (bilgi alma nasibi) verildi… Muhakkak ki bu, apaçık lütuftur!”
17-) Süleyman için cinden, insten ve kuşlardan oluşan ordular bir araya getirildi. Onlar hep beraber düzenli bir şekilde (Süleyman tarafından) sevk ve idare olunuyorlardı.
18-) Nihayet Karınca Vadisine geldikleri vakit, bir dişi karınca: “Ey karıncalar… Meskenlerinize girin… Süleyman ve orduları farkında olmadan sizi ezip yok etmesinler” dedi.
19-) Karıncanın sözünden dolayı tebessüm etti (Süleyman) ve şöyle dedi: “Rabbim… Bana ve ana-babama bahşettiğin nimete şükretmeme, razı olacağın sâlih amel yapmama beni muvaffak kıl ve (hakikatimdeki Rahıym isminden gelen) rahmetinle beni sâlih kullarının içine dâhil et.”
20-) (Süleyman bir gün) kuşları gözden geçirdi ve “Niye Hüdhüd’ü göremiyorum… Yoksa kayıp mı oldu?” dedi.
21-) “(Ya) bana kayboluşunun güçlü bir gerekçesini gösterecek ya da ben ona azap çektireceğim veya öldüreceğim.”
22-) Çok geçmeden (Hüdhüd) geldi ve dedi ki: “Senin bilgin dışındaki bir şeyi gördüm ve sana Saba’dan kesin bir haber ile geldim.”
23-) “Doğrusu ben, onlara (Sabalılar’a) hükümdarlık eden, kendisine her şeyden verilmiş ve hükümranlık tahtı olan bir kadın buldum.”
24-) “Onu ve kavmini, Allâh dûnundaki Güneş’e tapınırlarken buldum… Şeytan kendilerine yaptıklarını süslü – doğru – güzel göstermiş de onları (doğru) yoldan alıkoymuş! Bu yüzden onlar hakikat yolunu bulamazlar.”
25-) “Semâlarda ve arzda gizli ne varsa ortaya çıkaran; gizlediğinizi ve açığa çıkardığınızı bilen Allâh’a secde etmemeleri için (vehimleri onları kandırmıştı).” (25. âyet secde âyetidir.)