50 – Kaf Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi
http://ahmedhulusi.org/
“50 – Kaf Sûresi – Kur’ân-ı Kerîm Çözümü – Ahmed Hulusi”
“Euzü Billahi mineş şeytanir racim”
BismillahirRahmanirRahıym
1-) Kaf (KAF harfi {ENE} Eniyet’e işaret eder. İnsan Zâtının üç mertebesi olan Ahadiyet, Eniyet ve Hüviyet tecellilerinden ilk açığa çıkış olan eniyet = ene = ego = BEN noktasına işaret eder. Kaf Dağı, Benlik dağı olarak tasavvufta sembolleştirilir. Dağ, benliğin sembolüdür. Allâhu âlem. A.H.)! Kur’ân-ı Meciyd (açıklanan muhteşem Bilgi)!
2-) Bilakis aralarından bir uyarıcı onlara geldi diye hayret ettiler de, o hakikat bilgisini inkâr edenler şöyle dedi: “Bu çok acayip bir şey…”
3-) “Öldükten ve toprak olduktan sonra mı (bâ’s olunacağız)? O, çok uzak (dönüşü mümkün olmayan) bir geri dönüştür.”
4-) Arzın onlardan noksanlaştırdığı şeyi (yaşlılığın eksilttiklerini) gerçekten bilmişizdir… Kitab-ı Hafiyz (koruyup kayıt eden kitap = memory) indîmizdedir (varlığın ruhunda).
5-) Hayır, onlara geldiğinde Hakikatlerini yalanladılar! Onlar pek karışık bir iş içindedirler.
6-) (Kendilerini arz – beden kabullendikleri içindir ki) üstlerindeki semâya (bilinçlerine) bakmadılar mı ki, onu nasıl oluşturduk ve (duyularla) bezedik! Onun hiçbir kusuru da yoktur!
7-) Arzı (bedeni) geliştirdik; onda sâbit dağlar (organlar) oluşturduk! Onda her güzel çiftten (çift DNA sarmalından) bedenin nebatî özelliklerini meydana getirdik.
😎 (Hakikatine) dönen her kula basîretini açmak ve hatırlatıp öğüt vermek için.
9-) Semâdan bereketli bir su (ilim) indirdik de onunla cennetler (hakikatindeki kuvvelerin güzelliğini hissettirdik) ve hasat edilen taneler (çeşitli marifetler) bitirdik.
10-) Salkım salkım meyveleriyle yüksek hurma ağaçları da…
11-) Kullara yaşam gıdası olması için… Onunla ölü bir beldeyi dirilttik… İşte huruç (dünyalarından – kozalarından çıkış) böylecedir.
12-) Onlardan önce Nuh’un kavmi, Ress Ashabı ve Semud da yalanladı (vefat sonrası ölümsüz ebedî yaşamı).
13-) Ad, Firavun ve Lût’un kardeşleri de (yalanladı).
14-) Ashab-ı Eyke ve Tubba kavmi de (yalanladı)… Hepsi Rasûlleri yalanladı da bu yüzden duyurulan azabım hak oldu.
15-) İlk yaratmada yetersiz mi kaldık? Hayır, onlar halk-ı cedîd’den (yeni yaratılış’tan) kuşku içindeler.
16-) Andolsun ki insanı biz yarattık… Ona (bilincinin oluşturduğu) nefsinin vesvese verdiği şeyi (kendini beden kabullenme fikrini) biliriz… Biz ona, şah damarından daha yakınız!
17-) Sağından ve solundan kayıtla görevli iki kaydedici kuvve, kaydederler!
18-) (İnsanın) her düşüncesini gözleyen (kaydeden) bir gözcüsü vardır!
19-) Hak olarak Sekrat’ül Mevt (ölüm sarhoşluğu) yaşanmaya başlanmıştır! İşte bu senin kendisinden kaçıp durduğun şeydir.
20-) Sur’a (bedene) üflenmiştir (üflenme içten dışadır; ruh, bedenden çıkmıştır)! İşte bu uyarıldığınız süreçtir!
21-) Her nefs (bilinç), birlikte olduğu sevk edici (doğal bedensellikle oluşmuş kişiliği) ve bir şahit (içindeki Hakk’ın sesi olan vicdanının seslenişi) ile gelmiştir!
22-) “Andolsun bundan gaflet içinde (kozanda yaşıyor) idin… Senden perdeni kaldırdık! Bugün artık görme kuvven pek keskindir!” (denilir).
23-) Onun karîni (bedeni – cinnden olan dost) dedi ki: “İşte benim yanımdaki hazır.”
24-) (Denilir): “Her inatçı hakikati reddedici nankörü, atın Cehennem’in içine!”
25-) “O her hayrı (Hakkanî olanı) engelleyen, şüpheciyi.”
26-) “O ki, Allâh yanı sıra başka tanrı oluşturdu! Artık atın onu şiddetli azabın içine!”
27-) Onun karîni (“insan” olarak hitap bilince olup; karîni, beden olarak da anlaşılabilir veya cinn dostu) dedi ki: “Rabbimiz, onu ben tuğyan ettirmedim (azdırmadım), ne var ki o (inanç olarak) uzak bir sapkınlık içinde idi.”
28-) (Allâh) buyurdu: “Huzurumda hasımlaşıp tartışmayın (huzurumda tartışma yoktur)! Sizi başınıza gelecekler konusunda önceden uyarmıştım!”
29-) “Benim katımda hüküm değiştirilmez! Ben kullara zulmedici değilim!”
30-) O süreçte Cehennem’e: “Doldun mu?” deriz… (Cehennem de): “Daha var mı?” der.
31-) Korunanlar için de cennet yaklaştırılmıştır… Zaten uzak değildir.
32-) “Bu vadolunduğunuzdur” denir, hakikatine yönelip bu hâlini koruyanlara…
33-) Gaybı olarak Rahmân’dan haşyet eden ve (hakikatine) dönük şuurla gelen kimse için.