Kalbin manyetik enerjisi beyinden 5000 kat daha güçlü! / Transplanting Memories

orjinal video: http://www.youtube.com/watch?v=x5tBXE28pFY&feature=youtu.be&t=6m38s
Transplanting Memories 1/4
çeviri: AylinEr
Kontrol ve sonkron: Hakan Cakmak
www.okyanusum.com

Nakledilmiş bir kalp, önceki sahibinden bir çeşit bilgiyi de beraberinde getirebiliyor mu?…
Biliyoruz ki kalp, sürekli beyinle iletişimde olan devasa bir enerjik organ. Kalpteki 40bin nöron ya da sinir hücreleri beyinle iletişim halindeler. Kalpteki nöronların-sinir hücrelerinin bilgisi kan akışı ile seyahat eder. Her kalp atışında kalp, kalp atışı dalgası yaratır ama hepsinden çok en etkileyici şey; kalbin manyetik enerjsidir ve bu beyininkinden 5000 kat daha güçlüdür. Bedenlerimizden dışarıya 6 feet (1.8 mt) mesafeye kadar ölçülebilir.
Ben kalbin çok güçlü, daha güçlü olduğunu ve beyinle konuştuğunu düşünüyorum. Belki de biz buna dikkat etmeliyiz, belki de sadece beyin olduğumuzu düşünmemeliyiz ve hatta değiliz de!
Prof. Pearsall, kalbin enerjisinin beyinle olan ilişkisi işin anahtarı olduğuna emindi ve bu tarz olağanüstü deneyimlerle daha çok çok fazla hasta ortaya çıktı. Bunu doğrular nitelikteydi…
Son 40 yılda bir bedenden diğer bedene kalp nakli yapma becerisini oldukça geliştirdik. Bu zaman zarfında, nakilden sonra kişiliklerinin değiştiklerini düşünen nakil gerçekleştirmiş olanlar, ilginç deneyimler yaşamaya başladılar. Bu bazı bilim insanlarını, kalbe daha farklı bakmalarına ve kalbin hislerimize ve duygularımızla alakalı olduğuna dair eski teorileri test etmeye yönelik harekete geçirmeye yetti.
Kalp, “konektif-birleştirici, bağlayıcı” bir organdır, nazik bir organdır. Kalp değişik bir zeka tipidir. Bu zekanın tamamı hakkında bir şey bilmiyorum. İşte öğrenmemiz gereken şey de bu. Bunu nasıl öğreneceğimiz de “belki de bunda bir şey vardır” diyerek şiiri ya da mecazı göz ardı etmeden açıkça insanların kalpleri hakkında sorarak olacaktır.
Prof. Pearsall araştırmasını “Heart Code-Kalp Kodu” adlı bir kitapta topladı. Bu kitapta organ nakli gerçekleştirmiş hastaların hikayelerine ve anılarımızı nerede depoladığımız konsuna yer verdi. Eş zamanda Amerika’nın diğer tarafında Yale Üniversite’sinden Psikoloji ve Psikiyatri Profesörü Gary Swartz “anıların nasıl işlediğine” dair yeni bir teori geliştirmekteydi.
Ben feedback-geribilidirim mekanizmasının öğrenme’de nasıl yer aldığını incelemekteydim. Örneğin;beynin nasıl öğrendiği hakkında konuşmak istersek, beyindeki “nöral ağ” diye adlandırdığım şey hakkında konuşmamız gerekir. Nöral ağın çalışması, nöronların outputunun nöronlara input oluşturması şeklindeki bir geribildirim şeklinde çalışması şeklindedir ve işlem tekrar,tekrar devam edip durur. Geribildirim olduğu sürece nöronlar öğrenirler. Eğer geribildirimi keserseniz, nöronlarda öğrenme gerçekleşmez. Uygulama şudur: Nöronlar için öğrenmenin meydana gelmesi için geribildirime sahip olmak önemlidir. Dolayısıyla geribildirime sahip herhangi bir sistemi ilave ettiğinizde, yine nöron öğrenecektir. Geribildirim aldığımız için basketbol oynamayı öğreniriz, doğru ve kesin olup olmadığı konusunda geribildirime sahip olduğumuz için konuşmayı öğreniriz. Neticede geribildirim mekanizmasına sahip herhangi bir sistem, herhangi bir grup hücre ve ağ, tıpkı nöronların öğrendiği şekilde öğrenirler. Buna “geribildirim hafıza” veya “sistematik hafıza” denmektedir.

Category: Okyanusum

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>